🪔 Zümer Suresi 53 Ayet Okunuşu

3E9t. elimdeki hayrat neşriyat mealinde şu şekilde olan ayettir"de ki "ey nefisleri aleyhine günah işlemekle ömürlerini israf eden kullarım! günahlara bulaştık diye allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! şüphesiz ki allah, bütün günahları bağışlar!" doğrusu, gafur çok bağışlayan, rahim kullarına çok merhamet eden ancak o'dur."bu nasıl şefkatli bir cümledir. bu nasıl bir müjdelemedir. bu ne güzeldir öyle bir varlık ki, bir hata yaptıktan sonra, aman yaptım işte hata, ha bi tane ha bin tane der ve devam eder. devam etmeyi bırak utancıyla karışık ruh haliyle tamamen uzaklaşır temiz olan her şeyden. nasıl olsa günahkarım der ve daha da fazlasını yapar. yaratıcı, bizi en güzel bilen, annelerimizden ancak bildiğimiz şefkatle nasıl da biliyor bizi ve uyarıyor "kesmeyin ümidinizi". hani o çok sevdiğimiz mevlanın sözü gibi "gel, ne olursan yine gel"bu ayet günah işlemenin kulun en doğal özelliği olduğunu da, tevbe etmekten çekinmemesi gerektiğini de ve nasıl bataklara düşerse düşsün rabbinin hep onunla olduğunu öğreten muhteşem ifadelerdir. allah'ın kulları üzerindeki şefkatini gösteren bir ayet. merhameti gazabından öndedir. yüce allah'ın ne kadar bağışlayıcı olduğunu, affetmeyi ne kadar çok sevdiğini bir kez daha görmemizi sağlayan ayet. aynı zamanda allah'tan ümit kesilmez sözüne vücüt veren bir ayettir. çoğu kimse bu ayette apaçık bir gerçekliği orada ayet "de ki" ile başlıyor; yani peygamberin bizatihi kendisinin insanlara “ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım..." cümlesi ile hitap etmesi için hava hoş. biz bu meseleyi rahatça izah edebiliriz. ancak tasavvuf düşmanları bu ayeti hiçbir şekilde izah edemezler. sonra da ayeti eğip bükmeye kalkarlar. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın. Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Kul yâ ibâdiye-lleżîne esrafû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetiAllâhic innaAllâhe yaġfiru-żżunûbe cemî’âanc innehu huve-lġafûru-rrahîmuDe ki Ey nefislerine uyup hadden aşırı hareket eden kullarım, Allah rahmetinden ümit kesmeyin; şüphe yok ki Allah, bütün suçları örter, şüphe yok ki o, suçları örter, rahimdir.Tarafımdan onlara De ki "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere nefislerini israfa uğratan günahlara dalan, yararsız ve ucuz kahramanlıklara kalkışan ve ölçüyü taşıran kullarım. Siz yine de Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, dilerse ve layık görürse bütün günahları ve suçları Yarlığayıcıdır. Çünkü O, Bağışlayandır, Esirgeyip Acıyandır."De ki Allah şöyle buyuruyor “Ey nefislerine uyup da sınırlarımı aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin, Allah bütün günahlarınızı bağışlar, şüphe yok ki O, çok bağışlayan ve çok acıyandır.”"Günah işledikleri, ifrata gittikleri için, iç dünyalarındaki açmazlardan, vicdan muhasebesinden kurtulamayarak, ey kendilerine, birbirlerine kıyan, cahilce hatalı davranan, sorumluluklarının sonuçlarını meşruiyet sınırlarını aşarak değerlendiren kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah bütün günahları affeder. Doğrusu O, çok bağışlayıcı, engin merhamet sahibidir.” diye benim adıma ilan Kur’an-ı Kerim, 4/110, 145-146; 5/73-74; 9/104; 19/60; 85/10.Tarafımdan şöyle söyle "Ey kendi aleyhlerine aşırıya giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günâhları bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayıcı, çok merhamet Abdullah bin Abbas rivayet ettiğine göre bazı kimseler adam öldürmekten zina işlemeye kadar çok çeşitli günâhlar işlemiş ve b... Devamı..Benden onlara De ki 'Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü aşan kullarım. Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir.'Ey Rasûlüm, tarafımdan kavmine de ki “-Ey günah işlemekle nefislerine karşı haddi aşmış kullarım! Allah'ın rahmetinden sizi bağışlamasından ümidi kesmeyiniz; çünkü Allah şirk ve küfürden başka, dilediği kimselerden bütün günahları mağfiret buyurur. Şüphesiz ki O, Gafûr'dur= çok bağışlayıcıdır, Rahîm'dir= çok merhametlidir.Benden taraf de ki “Ey kendi aleyhlerine olarak günahlarda aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlayandır. Şüphesiz O Allah, çok bağışlayan ve çok acıyandır.”De ki “Allah şöyle buyurdu Ey kendi nefisleri aleyhinde haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyiniz! Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok affedicidir; merhamet sahibidir.”Diyesin ki Ey kendine kıymış olan kullarım! Allahın rahmetinden umudu kesmeyiniz, Allah bütün günahları bağışlar, O'dur bağışlayıcı, O'dur yarlıgayıcı!»De ki Allah şöyle buyuruyor “Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere aşırı giden ve kendilerine verdiğim meleke ve kabiliyetleri yanlış yolda sarfederek günah işleyen kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”İnsan, günaha meyilli olarak yaratılmış zayıf iradeli bir varlıktır.“Allah sizin yükünüzü hafifletmek ister, çünkü insan sabır ve metanet bakımından... Devamı..Di ki "Ey nefislerine zulm iden ’ibâd! Allâh’ın rahmetinden nevmîd olmayınız zîrâ Allâh tekmîl günâhları ’afv ider gafûr ve rahîmdir."De ki "Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir."De ki “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”De ki Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Bu âyet-i kerimede Allah’ın rahmet ve muhabbetinin sonsuzluğu ifade edilmektedir. O’nun rahmeti her şeyi kuşatmıştır, her insan bu ilâhî rahmetten is... Devamı..Onlara bildir "Kendilerine karşı sınırı aşan kullarım, ALLAH'ın rahmetinden ümit kesmeyin. ALLAH tüm günahları affedicidir. O Bağışlayandır, Rahimdir."Tanrı'ya şirk koşmak, "günah" zanbtan farklı bir kategoridedir; o bağışlanmayan bir suçtur. Bak 448, ki "Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir."De ki ey nefisleri aleyhine israf etmiş kullarım! Allahın rahmetinden ümidi kesmeyin, çünkü Allah bütün günahları mağrifet buyurur, şübhesiz ki o öyle gafûr öyle rahîm oDe ki “Ey kendilerine karşı israf eden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah, suçların hepsini bağışlar. O, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz' Kendi aleyhlerine haddi aşmış kullar! Kendilerine kötülük eden kullar!.De ki Ey kendilerinin aleyhinde günâhda haddi aşanlar, Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları yarlığar. Şübhesiz ki O, çok yarlığayıcıdır, çok ki “Ey nefisleri aleyhine günah işlemekle ömürlerini isrâf eden kullarım!Günahlara bulaştık diye Allah'ın rahmetinden ümid kesmeyin! Şübhesiz ki Allah, bütün günahları bağışlar!” Doğrusu, Gafûr çok bağışlayan, Rahîm kullarına çok merhamet edenancak O' faydasız bir şekilde tüketmiş kullarıma deki “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. O, bağışlayan ve merhametli ki "Ey kendilerini tüketenler. Allah’ın esirgeyiciliğinden umut kesmeyin. Çünük Allah bütün günahları yarlıgar. Çünkü O yarlıgayıcıdır, de ki ey öz nefislerine fenalıkta haddin aşan kullarım! Tanrı/nın bağışlamasından ümit kesmeyin. Çünkü Tanrı bütün günahları yarlıgar, O, yarlıgayan, bağışlayandır.Ey Peygamber! Kullarıma benim adıma de ki “Ey nefislerine zulmeden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Muhakkak ki O Gafûr’dur, Rahîm’dir.”Benim adıma onlara De ki “Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım! Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir.”Ey Müslüman! İnsanlığın kurtuluş müjdesi olan şu ilâhî fermanı duyurmak üzere de ki “İnsanlar; bakın Rabb’imiz ne buyuruyor “Ey kendilerine yazık eden günahkâr kullarım; sakın Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Unutmayın ki Allah, tövbe edildiği takdirde bütün günahları bağışlar! Çünkü O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. De ki -“Ey nefislerine karşı aşırı giden kullar! Allah’ın rahmetinden umutsuzluğa kapılmayın! Allah, topluca Günahlar’ı bağışlıyor. Şüphesiz O, Rahîm Gafûr’dur”.De ki " A benim kendilerine haksızlık eden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah tüm günahları bağışlayabilir. Çünkü o, engin hoşgörülü bir sevgi selidir. De ki “Ey kendi aleyhine Allah’ın yasalarına karşı çıkarak haddi aşanlar. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Onun için tövbe ederek Allah’a yaklaşın!” De ki “Allah şöyle buyuruyor Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın merhametinden ümit kesmeyin! [*] Şüphesiz ki Allah bütün günahları bağışlayabilir. Şüphesiz ki O çok bağışlayandır, çok ayet Yüce Allah’ın merhamet ve bağışlama sıfatlarının engin oluşunu ve O’ndan ümitsiz olmamak gerektiğini içerir. Çünkü hiçbir günah Allah’ın rahme... Devamı..Ey Muhammed! Benim Onlara “Ey Benim kendilerine karşı haddi aşan kullarım!¹ Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günâhları Çünkü çok bağışlayıcı, gerçekten merhametli olan, ancak O Allah’tır.” dediğimi İsraf Genellikle insanın malını harcamada sınırı aşmak için kullanılırsa da insanın yaptığı her hangi bir işte veya malını harcamada sınırı aşması ... Devamı..DE Kİ “[Allah şöyle buyuruyor ⁵⁷ ] Ey kendilerine karşı haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin Allah bütün günahları bağışlar; ⁵⁸ çünkü yalnız O, çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır!’”57 Bkz. bu surenin 10. ayetinin ilk sözleri ile ilgili not Yani, “günahkarlar her ne zaman tevbe edip O’na yönelirlerse” karş. mesela 654 -“Ra... Devamı..De ki Ey kötülük işleyerek kendilerini harcayıp yazık eden kullarım, sakın Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Zira O, eşsiz bir bağışlayıcı ve sonsuz rahmet kaynağıdır. 12/87, 29/23ALLAH’IN şu müjdesini ilet “Ey hadlerini aşıp kendilerini israf eden kullarım! Allah’ın rahmetinden asla umut kesmeyiniz![⁴¹⁵⁰] Allah bütün günahları affedebilir[⁴¹⁵¹] çünkü O, evet O’dur mutlak bağışlayıcı, sonsuz rahmet kaynağı!”[4150] Allah’ın rahmetinden umut kesmek rahmete sırt dönmektir. Zira umut kalbin duasıdır. [4151] Yani, af dileyip tevbe eden herkesin günahını af... Devamı..De ki Ey nefisleri üzerine israfta bulunmuş olan kullarım! Allah'ın rahmetinden yeise düşmeyiniz. Şüphe yok ki, Allah günahları cümleten yarlığar. Muhakkak ki, O evet O, çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir.»De ki “Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, gafur ve rahîmdir çok affedicidir, merhamet ve ihsanı fazladır. ” [5, 73-74; 85, 10; 19, 60; 9, 104; 4, 110; 145-146]Bu âyet, Kur’ân-ı Kerîm’deki en ümit verici âyet sayılabilir. Bununla beraber, yine de tövbeyi kabul etme, Allah’ın dilemesine bağlıdır. Bu âyeti güna... Devamı..Tarafımdan onlara De ki "Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım, Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir."Onlara şu sözü söyle “Ey kendilerini aşırı davranışlara sürüklemiş Allah kulları![*] Allah’ın merhametinden ikramından umut kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. O, hem bağışlar hem de ikramda bulunur.[*] Arap edebiyatında iltifat sanatı vardır, anlatımı canlı tutmak ve konunun önemini vurgulamak için sözün akışı beklenmedik bir şekilde değiştiriler... Devamı..De ki -Ey kendilerine karşı günah işlemekte aşırı giden kullarım, Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlayıcıdır. O, çok bağışlayıcı ve ki Ey nefisleri aleyhine haddini aşmış olan15 kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar.16 Hiç kuşkusuz, O çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.15 Günah işleyerek kendisine kötülük etmiş olanlar.16 Peygamber Efendimiz bu âyeti okurken, “Allah bütün günahları bağışlar” cümlesini, “Kim ne iş... Devamı..De ki "Ey öz benlikleri aleyhine sınırı aşan/aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Allah, günahları tümden affeder. Çünkü O, mutlak Gafûr, mutlak Rahîm' “iy ķullarum anlar kim yavuzlıķ eylediler gendüzleri üzere! nevmįd olman Tañrı raḥmetinden. [248a] bayıķ Tañrı yarlıġar yazuķları dükelin bayıķ ol yarlıġayıcıdur raḥmet ķılıcı.”Eyit İy benüm ḳullarum ki isrāf itdiler nefsleri üstine, ümīẕ kesmeñüzTañrı raḥmetinden. Tañrı Taālā barça yazuḳları baġışlar. Ol günāhlarbaġışlayıcıdur, raḥmet idicidür.Ya Peyğəmbər! Mənim adımdan qullarıma de “Ey Mənim günah törətməklə özlərinə zülm etməkdə həddi aşmış bəndələrim! Allahın rəhmindən ümidsiz olmayın. Allah tövbə etdikdə bütün günahları bağışlayar. Həqiqətən, O bağışlayandır, rəhm edəndir!Say My slaves who have been prodigal to their own hurt! Despair not of the mercy of Allah, Who forgiveth all sins. Lo! He is the Forgiving, the "O my Servants who have transgressed against their souls! Despair not of the Mercy of Allah. for Allah forgives4324 all sins for He is Oft-Forgiving, Most Forgives all sins on sincere repentance and amendment of conduct. TEFSİR Bu âyet-i kerîmeler sadece günahkâr mü’minlere değil, kâfiri, müşriki ve münâfığıyla bütün insanlara hitap eder. Hepsini Allah’ın affına, bağışlamasına ve rahmetine davet eder. Bir insan, yanlış inanç ve günah bakımından hangi derekede, hangi derin çukurda bulunursa bulunsun, buradan kurtulmaya karar verip tevbe ipine sarıldığı takdirde Allah Teâlâ onu kurtaracaktır. Çünkü Allah, dünyada küfür ve şirk dâhil bütün günahları bağışlayacağını, bağışlamayacağı hiçbir günahın bulunmadığını açıkça ilan ediyor. Nisâ sûresi 48. âyette bahsedildiği üzere Allah’ın, “kendine ortak koşulmasını bağışlamaması”, dünya ile değil âhiretle alakalı bir durumdur. Böyle olmasaydı bir kez şirke düşmüş hiçbir kimsenin artık ebediyen affedilmemesi gerekirdi ki, bu realiteye aykırıdır. Nitekim âyetlerin iniş sebebi de bu hususu açıklamaktadır Rivayete göre müşriklerden bir topluluk çokça adam öldürmüş, çokça zina etmişlerdi. Fakat bir taraftan da iman ışığı kalplerini yoklamaya başlamıştı. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle haber gönderdiler “Se­nin kendisine davet ettiğin din, hiç şüphesiz güzel bir şeydir. Tevbe eder­sek, tevbemiz kabul olur mu dersin?” Bunun üzerine bu âyet-i kerîmeler nâzil oldu. Müslim, İman 193 Yine rivayete göre Mekkeli müşrikler şöyle demişlerdi “Muhammed putlara tapan ve Allah’ın ha­ram kıldığı cana kıyan kimsenin günahının bağışlanmayacağını söylüyor. Peki nasıl hicret edelim? Nasıl müslüman olalım? Biz hem Allah ile birlikte başka ilâhlara ibâdet ettik, hem Allah’ın haram kıldığı cana kıydık.” Bunun üze­rine yüce Allah bu âyet-i kerîmeleri indirdi. Kurtubî, el-Câmi, XV, 268 Bu rivayetler, âyetlerin şumulünün ne kadar geniş olduğunu izah eder. Ancak Cenâb-ı Hak, tevbe edilse de edilmese de mutlak olarak herkesi ve her günahı bağışlayacağını söylemiyor; aksine 54. âyette bağışlanmak için tevbe edip kendine yönelmeyi şart koşuyor. Tevbe edip Allah’a yönelmeyen ve O’nun emirlerine teslim olmayan kimselere yardım olunmayacağını bildiriyor. 55. âyette ise yine bağışlanmanın mümkün olabilmesi ve bunun kula fayda verebilmesi için, dünyada helak edici musibet veya ölüm gelmeden yahut ölüp öte dünyada cehennem azabıyla karşılaşmadan, Allah’ın indirdiği en güzel buyrukları içine alan Kur’an-ı Azîmüşân’a en güzel şekilde tâbi olma şartı getiriliyor. Tevbe edip Allah’a dönmeyi geciktirmeme bakımından şu kıssa pek ibretlidir Rivayete göre bir terzi, sâlihlerden bir zâta “–Resûlullah Allah Teâlâ, kulunun tevbesini, canı boğazına gelmediği müddetçe kabul eder» Tirmizî, Deavât 98/3537 hadîs-i şerîfi hakkında ne buyurursunuz?” diye suâl etti. O zât da sordu “–Evet, böyledir. Ama senin mesleğin nedir?” “–Terziyim, elbise dikerîm.” “–Terzilikte en kolay şey nedir?” “–Makası tutup kumaşı kesmektir.” “–Kaç seneden beri bu işi yaparsın?” “–Otuz seneden beri.” “–Canın gırtlağına geldiği zaman, kumaş kesebilir misin?” “–Hayır, kesemem.” “–Ey terzi! Bir müddet zahmet çekip öğrendiğin ve otuz sene kolaylıkla yaptığın bir işi o zaman yapamazsan, ömründe hiç yapmadığın tevbeyi o an nasıl yapabilirsin? Bugün gücün kuvvetin yerinde iken tevbe eyle! Yoksa son nefeste istiğfar ve hüsn-i hâtime nasîb olmayabilir... Sen hiç Ölüm gelmeden evvel tevbe etmekte acele ediniz!» Münâvî, Feyzu’l-kadîr, V, 65 sözünü işitmedin mi?” Bunun üzerine terzi ihlâsla tevbeye sarıldı ve sâlihlerden oldu. Âyet-i kerîmeler şuna işaret etmektedir ki, kulun samimi bir tevbesi olmadan ve bundan böyle sergileyeceği hal ve hareketleriyle, ibâdet ve ahlâkıyla yaptığı tevbede gerçekten ciddi olduğunu doğrulamadan ilâhî affa nâil olması zor gözükmektedir. O halde, Allah’ın rahmetinden ümit kesmemenin ve mağfiretine erişmenin ancak belirtilen şartlar yerine getirildiği zaman mümkün olabileceği anlaşılır. Resûl-i Ekrem kudsî hadislerde Allah Teâlâ’nın şöyle buyurduğunu haber vermektedir “Kullarım! Siz gece gündüz günah işlemektesiniz. Bütün günahları affeden de yalnızca benim. Benden af dileyin ki sizi bağışlayayım.” Müslim, Birr 55 “Ey Âdemoğlu! Sen bama dıa ettiğin ve benden affını umduğun sürece, işlediğin günah ne kadar çok olursa olsun, onların büyüklüğüne bakmadan seni bağışlarım. Ey Âdemoğlu! Günahların gökleri dolduracak kadar da olsa, sen benden bağışlanma dilersen, günahlarını affederim. Ey Âdemoğlu! Sen yeryüzünü dolduracak kadar günahla huzuruma gelsen, bana hiçbir şeyi ortak koşmamış, şirke bulaşmamış olman kaydıyla, ben de seni yeryüzü dolusu bağışlamayla karşılarım.” Tirmizî, Deavât 98 Bu ilâhî müjdeleri işiten imanlı bir gönül şöyle demekten kendini alamaz “Kesemem ümîdimi eltâf-ı Hüdâ’dan zira, Kerem ü lutfu füzûndur benim ümidimden.” “Yüce Rabbimin bana lütfedeceği af, bağışlama ve türlü türlü nimetlerden aslâ ümidimi kesmem, kesemem. Çünkü O’nun keremi, lutfu, iyilik ve ihsanı benim O’na olan ümidimden çok daha fazladır.” Aşağıda gelen âyetler, belli şartlar çerçevesinde aynı gerçeği daha net ve anlaşılır hâle getirmektedir Kaynak Ömer Çelik Tefsiri Zümer Suresi, Kur’ân-ı Kerîm’in otuz dokuzuncu sûresi olup Mekke döneminde inmiştir ve 75 âyettir. Sûre, adını 71 ve 73. âyetlerde geçen “Zümer” kelimesinden almıştır. Zümer; zümreler, gruplar demektir. Sûrede başlıca, göklerde ve yerde Allah’ın birliğini gösteren deliller, mü’minlerin cennete, kâfirlerin cehenneme sevk edilecekleri konu edilmekte; kullar, ölüm gelip çatmadan Allah’a yönelmeye suresi 53. ayet arapça yazılışıقُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذٖينَ اَسْرَفُوا عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِؕ اِنَّ اللّٰهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمٖيعاًؕ اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحٖيمُZümer suresi 53. ayet okunuşuKul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâhrahmetillâhi, innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâcemîan, innehu huvel gafûrur rahîmrahîmuZümer suresi 53. ayet meali anlamıDiyanet İşleri Yeni Meali De ki “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”Elmalılı Hamdi Yazır Meali De ki “Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.”Ömer Çelik Meali De ki “Ey günah işleyerek kendilerine yazık eden kul­la­rım! Al­lah’ın rah­me­tin­den ümî­di­ni­zi kes­me­yi­n! Çünkü Al­lah, bü­tün gü­nah­la­rı bağışlar. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.”Zümer suresi arapça okunuşu, yazılışı ve meali Bismillâhirrahmânirrahîm1 Tenzîlul kitâbi minallâhil azîzil hakîmhakîmi.2 İnnâ enzelnâ ileykel kitâbe bil hakkı fa’budillâhe muhlisan lehud dîndine.3 E lâ lillâhid dînul hâlishâlisu, vellezînettehazû min dûnihî evliyâ, mâ na’buduhum illâ li yukarribûnâ ilallâhi zulfâ, innallâhe yahkumu beynehum fî mâ hum fîhi yahtelifûnyahtelifûne, innallâhe lâ yehdî men huve kâzibun keffârkeffârun.4 Lev erâdallâhu en yettehıze veleden lastafâ mimmâ yahluku mâ yeşâu subhânehsubhânehu, huvallâhul vâhıdul kahhârkahhâru.5 Halakas semâvâti vel arda bil hakkhakkı, yukevvirul leyle alen nehâri ve yukevvirun nehâre alel leyli ve sehhareş şemse vel kamerkamere, kullun yecrî li ecelin musemmâmusemmen, e lâ huvel azîzul gaffârgaffâru.6 Halakakum min nefsin vâhıdetin summe ceale minhâ zevcehâ ve enzele lekum minel en’âmi semâniyete ezvâcezvâcin, yahlukukum fî butûni ummehâtikum halkan min ba’di halkın fî zulumâtin selâsselâsin, zâlikumullâhu rabbukum lehul mulkmulku, lâ ilâhe illâ huve, fe ennâ tusrafûntusrafûne.7 İn tekfurû fe innallâhe ganiyyun ankum, ve lâ yerdâ li ıbâdihil kufrkufra, ve in teşkurû yerdahu lekum, ve lâ teziru vâziretun vizra uhrâ, summe ilâ rabbikum merciukum fe yunebbiukum bimâ kuntum ta’melûnta’melûne, innehû alîmun bi zâtis sudûrsudûri.8 Ve izâ messel insâne durrun deâ rabbehu munîben ileyhi summe izâ havvelehu ni’meten minhu nesiye mâ kâne yed’û ileyhi min kablu ve ceale lillâhi endâden li yudılle an sebîlihsebîlihi, kul temetta’ bi kufrike kalîlen inneke min ashâbin nârnâri.9 Em men huve kânitun ânâel leyli sâciden ve kâimen yahzerul âhırete ve yercû rahmete rabbihrabbihî, kul hel yestevîllezîne ya’lemûne vellezîne lâ ya’lemûnya’lemûne, innemâ yetezekkeru ulûl elbâbelbâbi.10 Kul yâ ıbâdıllezîne âmenûttekû rabbekum, lillezîne ahsenû fî hâzihid dunyâ hasenehhasenetun, ve ardullâhi vâsiahvâsiatun innemâ yuveffas sâbirûne ecrehum bi gayri hisâbhisâbin.11 Kul innî umirtu en a’budallâhe muhlisan lehud dîndîne.12 Ve umirtu li en ekûne evvelel muslimînmuslimîne.13 Kul innî ehâfu in asaytu rabbî azâbe yevmin azîmazîmin.14 Kulillâhe a’budu muhlisan lehu Fa’budû mâ şi’tum min dûnihdûnihi, kul innel hâsirîne ellezîne hasirû enfusehum ve ehlîhim yevmel kıyâmehkıyâmeti e lâ zâlike huvel husrânul mubînmubînu.16 Lehum min fevkıhim zulelun minen nâri ve min tahtihim zulelzulelun, zâlike yuhavvifullâhu bihî ıbâdehıbâdetu, yâ ıbâdi fettekûnfettekûni.17 Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâdıbâdi.18 Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahsenehahsenehu, ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâbelbâbi.19 E fe men hakka aleyhi kelimetul azâbazâbi, e fe ente tunkızu men fîn nârnâri.20 Lâkinillezînettekav rabbehum lehum gurefun min fevkıhâ gurefun mebniyyetun tecrî min tahtihel enhârenhâru, va’dallâhva’dallâhi, lâ yuhlifullâhul mîâdmîâde.21 E lem tere ennallâhe enzele mines semâi mâen fe selekehu yenâbîa fîl ardı summe yuhricu bihî zer’an muhtelifen elvânuhu summe yehîcu fe terâhu musferran summe yec’aluhu hutâmâhutâmen, inne fî zâlike le zikrâ li ulîl elbâbelbâbi.22 E fe men şerehallâhu sadrehu lil islâmi fe huve alâ nûrin min rabbihrabbihi, fe veylun lil kâsiyeti kulûbuhum min zikrillâhzikrillâhi, ulâike fî dalâlin mubînmubînin.23 Allâhu nezzele ahsenel hadîsi kitâben muteşâbihen mesâniye takşaırru minhu culûdullezîne yahşevne rabbehum, summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ilâ zikrillâhzikrillâhi, zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâdhâdin.24 E fe men yettekî bi vechihî sûel azâbi yevmel kıyâmekıyâmeti, ve kıyle liz zâlimîne zûkû mâ kuntum teksibûnteksibûne.25 Kezzebellezîne min kablihim fe etâhumul azâbu min haysu lâ yeş’urûnyeş’urûne.26 Fe ezâkahumullâhul hızye fîl hayâtid dunyâ, ve le azâbul âhıreti ekberekberu, lev kânû ya’lemûnya’lemûne.27 Ve lekad darebnâ lin nâsi fî hâzel kur’âni min kulli meselin leallehum yetezekkerûnyetezekkerûne.28 Kur’ânen arabiyyen gayre zî ivecin leallehum yettekûnyettekûne.29 Daraballâhu meselen raculen fîhi şurekâu muteşâkisûne ve raculen selemen li raculraculin, hel yesteviyâni meselmeselen, el hamdulillâhel hamdulillâhi, bel ekseruhum lâ ya’lemûnya’lemûne.30 İnneke meyyitun ve innehum meyyitûnmeyyitûne.31 Summe innekum yevmel kıyâmeti ınde rabbikum tahtasımûntahtasımûne.32 Fe men azlemu mimmen kezzebe alâllâhi ve kezzebe bis sıdkı iz câehcâehu, e leyse fî cehenneme mesven lil kâfirînkâfirîne.33 Vellezî câe bis sıdkı ve saddeka bihî ulâike humul muttekûnmuttekûne.34 Lehum mâ yeşâûne inde rabbihim, zâlike cezâul muhsinînmuhsinîne.35 Li yukeffirallâhu anhum esveellezî amilû ve yecziyehum ecrehum bi ahsenillezî kânû ya’melûnya’melûne.36 E leysallâhu bi kâfin abdehabdehu, ve yuhavvifûneke billezîne min dûnihdûnihî, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâdhâdin.37 Ve men yehdillâhu fe mâ lehu min mudıllmudıllin, e leysallâhu bi azîzin zîntikâmzîntikâmin.38 Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda le yekûlunnallâhyekûlunnallâhu, kul e fe raeytum mâ ted’ûne min dûnillâhi in erâdeniyallâhu bi durrin hel hunne kâşifâtu durrihi ev erâdenî bi rahmetin hel hunne mumsikâtu rahmetihrahmetihi, kul hasbiyallâhhasbiyallâhu, aleyhi yetevekkelul mutevekkılûnmutevekkılûne.39 Kul yâ kavmi’melû alâ mekânetikum innî âmilâmilun, fe sevfe ta’ Men ye’tîhi azâbun yuhzîhi ve yahıllu aleyhi azâbun mukîmmukîmun.41 İnnâ enzelnâ aleykel kitâbe lin nâsi bil hakkı, fe men ihtedâ fe li nefsihnefsihi, ve men dalle fe innemâ yadıllu aleyhâ, ve mâ ente aleyhim bi vekîlvekîlin.42 Allâhu yeteveffel enfuse hîne mevtihâ velletî lem temut fî menâmihâ, fe yumsikulletî kadâ aleyhel mevte ve yursilul uhrâ ilâ ecelin musemmâmusemmen, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûnyetefekkerûne.43 Emittehazû min dûnillâhi şufeâe, kul e ve lev kânû lâ yemlikûne şey’en ve lâ ya’kılûnya’kılûne.44 Kul lillâhiş şefâatu cemîâcemîan, lehu mulkus semâvâti vel ardardı, summe ileyhi turceûnturceûne.45 Ve izâ zukirallâhu vahdehuşmeezzet kulûbullezîne lâ yu’minûne bil âhırehâhıreti, ve izâ zukirellezîne min dûnihi izâ hum yestebşirûnyestebşirûne.46 Kulillâhumme fâtıras semâvâti vel ardı âlimel gaybi veş şehâdeti ente tahkumu beyne ıbâdike fî mâ kânû fîhi yahtelifûnyahtelifûne.47 Ve lev enne lillezîne zalemû mâ fîl ardı cemîan ve mislehu meahu leftedev bihî min sûil azâbi yevmel kıyâmehkıyâmeti, ve bedâ lehum minallâhi mâ lem yekûnû yahtesibûnyahtesibûne.48 Ve bedâ lehum seyyiâtu mâ kesebû ve hâka bihim mâ kânû bihî yestehziûnyestehziûne.49 Fe izâ messel insâne durrun deânâ, summe izâ havvelnâhu ni’meten minnâ kâle innemâ ûtîtuhu alâ ilmilmin, bel hiye fitnetun ve lâkinne ekserehum lâ ya’lemûnya’lemûne.50 Kad kâlehellezîne min kablihim fe mâ agnâ anhum mâ kânû yeksibûnyeksibûne.51 Fe esâbehum seyyiâtu mâ kesebû, vellezîne zalemû min hâulâi se yusîbuhum seyyiâtu mâ kesebû ve mâ hum bi mu’cizînbimu’cizîne.52 E ve lem ya’lemû ennallâhe yebsutur rızka li men yeşâu ve yakdiryakdiru, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yu’minûnyu’minûne.53 Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâhrahmetillâhi, innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâcemîan, innehu huvel gafûrur rahîmrahîmu.54 Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûntunsarûne.55 Vettebiû ahsene mâ unzile ileykum min rabbikum min kabli en ye’tiyekumul azâbu bagteten ve entum lâ teş’urûnteş’urûne.56 En tekûle nefsun yâ hasretâ alâ mâ ferrattu fî cenbillâhi ve in kuntu le mines sâhirînsâhirîne.57 Ev tekûle lev ennallâhe hedânî le kuntu minel muttekînmuttekîne.58 Ev tekûle hîne terel azâbe lev enne lî kerreten fe ekûne minel muhsinînmuhsinîne.59 Belâ kad câetke âyâtî fe kezzebte bihâ vestekberte ve kunte minel kâfirînkâfirîne.60 Ve yevmel kıyâmeti terellezîne kezebû alallâhi vucûhuhum musveddehmusveddetun, e leysefî cehenneme mesven lil mutekebbirînmutekebbirîne.61 Ve yuneccîllâhullezînettekav bi mefâzetihim lâ yemessuhumus sûu ve lâ hum yahzenûnyahzenûne.62 Allahu hâliku kulli şey’in ve huve alâ kulli şey’in vekîlvekîlun.63 Lehu makâlîdus semâvâti vel ardardı, vellezîne keferû bi âyâtillâhi ulâike humul hâsirûnhâsirûne.64 Kul e fe gayrallâhi te’murûnnî a’budu eyyuhel câhilûncâhilûne.65 Ve lekad ûhıye ileyke ve ilellezîne min kablikkablike, le in eşrekte le yahbetanne ameluke ve le tekûnenne minel hâsirînhâsirîne.66 Belillâhe fa’bud ve kun mineş şâkirînşâkirîne.67 Ve mâ kaderûllâhe hakka kadrihî vel ardu cemîan kabdatuhu yevmel kıyâmeti ves semâvâtu matviyyâtun bi yemînihyemînihi, subhânehu ve te’âlâ ammâ yuşrikûnyuşrikûne.68 Ve nufiha fîs sûri fe saıka men fîs semâvâti ve men fîl ardı illâ men şâallâhşâallâhu, summe nufiha fîhi uhrâ fe izâhum kıyâmun yanzurûnyanzurûne.69 Ve eşrekatil ardu bi nûri rabbihâ ve vudıal kitâbu ve cîe bin nebiyyîne veş şuhedâi ve kudıye beynehum bil hakkı ve hum lâ yuzlemûnyuzlemûne.70 Ve vuffiyet kullu nefsin mâ amilet ve huve a’lemu bimâ yef’alûnyef’alûne.71 Vesîkallezîne keferû ilâ cehenneme zumerâzumeran, hattâ izâ câuhâ futihat ebvâbuhâ, ve kâle lehum hazenetuhâ e lem ye’tikum rusulun minkum yetlûne aleykum âyâti rabbikum ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû belâ ve lâkin hakkat kelimetul azâbi alel kâfirînkâfirîne.72 Kîledhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ, fe bi’se mesvel mutekebbirînmutekebbirîne.73 Vesîkallezînettekav rabbehum ilel cenneti zumerâzumeran, hattâ izâ câuhâ ve futihat ebvâbuhâ ve kâle lehum hazenetuhâ selâmun aleykum tıbtum fedhulûhâ hâlidînhâlidîne.74 Ve kâlûl hamdu lillâhillezî sadakanâ va’dehu ve evresenel arda netebevveu minel cenneti haysu neşâneşâu, fe ni’me ecrul âmilînâmilîne.75 Ve terel melâikete hâffîne min havlil arşı yusebbihûne bi hamdi rabbihim, ve kudıye beynehum bil hakkı ve kıylel hamdu lillâhi rabbil âlemînâlemîne.

zümer suresi 53 ayet okunuşu